HEDEP Muş Milletvekili Sezai Temelli, 2024 yılı bütçesinin görüşüldüğü Türkiye Büyük Millet Meclisi Plan ve Bütçe Komisyonunda şunları söyledi: “Demokratik anayasa üzerinde anlaşırsak, bu ülkenin cumhuriyetinin bugün demokratikleşmesi konusunda anlaşırsak, buna ihtiyacımız var. bir pakt (antlaşma, sözleşme), uzlaşmacı bir akıl. Uzay boşluğunda bu paktı yapmamız lazım, “Bunu sanal ortamda bulamazsınız. Bu anlaşmayı etten kemikten vücutlarda bulabilirsiniz. Dolayısıyla toplumsal barışı ancak birlikte inşa edecek bir pakt oluşturabiliriz” dedi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Plan ve Bütçe Komisyonu’nda bütçe maratonu başladı. Komisyon bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 2022 Kesin Hesabını ve 2024 Bütçe Teklifini görüşüyor. Türkiye Büyük Millet Meclisi bütçesinin yanı sıra Kamu Denetçiliği Kurumu ve Sayıştay’ın Kesin Hesap ve Bütçe teklifleri de görüşülüyor.
Toplantılarda HEDEP Kümesi adına konuşan Muş Milletvekili ve Küme Sözcüsü Sezai Temelli kısaca şunları söyledi:
“Cumhuriyet’in 100’üncü yılını tamamladık, yeni bir yüzyılın eşiğindeyiz. Ama anladığımız kadarıyla yeni yüzyıla tam anlamıyla hazır değiliz. Çünkü Cumhuriyetin 2. yüzyılını çok güzel karşılayabilirdik. En azından bugüne kadar olup bitenleri değerlendirirken yaptıklarımız ve bıraktıklarımızla yüzleşmek hepimiz için önemli bir kaygı olmalı.” Ancak bugün bu gerçeklerden kaçan, ikinci yüzyılın sorununu önemli başlıklar altında bile ele almayan bir gündemle karşı karşıyayız.
“BU REJİMİN ÖĞRETMENCİ DURUMDAN ÇOĞULCU BİR ANLAYIŞA GİRİŞİNİN EN ÖNEMLİ SORUMLULUĞUMUZ OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM”
Bu gerçekleri konuşmayı değerli bir sorumluluk olarak görüyorum. Evet yapabileceğimiz şeyler var ama yapamadıklarımız da var. Yapamadıklarımızın dertlerinin önümüzde ne kadar değerli biriktiğini hep birlikte yaşıyoruz. Bu rejimin vesayetten çoğulcu anlayışa doğru evrilmesinin en değerli sorumluluğumuz olduğunu düşünüyorum. Toplum olarak en değerli sorumluluğumuzdur.
“Yapısal Sorunlarla İlgili Ne Yaptık Sorusu Boşlukta Kalmaya Devam Ediyor”
Bugün baktığımızda iktidar yaptıklarını açıkladığında her şeyi yaptığını söylüyor. Ama binanın temeli yani yapısal sorunları konusunda ne yaptık sorusu cevapsız kalmaya devam ediyor. Bu yapısal sorunların başında Kürt sorunu geliyor. Hepimiz bu yapısal sorunları çözemediğimiz takdirde her an bir felaketle karşı karşıya kalacağımız duygusu ve endişesiyle yaşamanın büyük acısını yaşıyoruz. Bu sorunu çözebileceğimiz ortaya çıktı.
“BİRÇOK SORUNU DEMOKRATİK EKİPLER ÜZERİNDEN ÇÖZME GÜCÜNE SAHİP OLDUĞUMUZ GİBİ, BUGÜN YAŞADIĞIMIZ KONU, BİR KORUYUCU DAYATIN ALDATILMASINDAN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR”
Bu ülkenin yapısal sorunlarını çözebilecek güce sahip olmasına rağmen bunları çözmekten kaçınmak aslında vesayet sisteminin dayatılmasından başka bir şey değildir. Çoğulcu bir anlayışla, müzakere aklıyla, demokratik uygulamalarla pek çok sorunu çözebilecek güce sahipken, bugün yaşadığımız sorun bir vesayet dayatması aldatmacasından başka bir şey değildir.
“DEMOKRATİK ANAYASA KONUSUNDA ANLAŞIRSANIZ BUGÜN BU ÜLKE CUMHURİYETİNİN DEMOKRATİKLAŞMASI KONUSUNDA BİR ANLAŞMAYA İHTİYACIMIZ VAR”
Eğer demokratik bir anayasa üzerinde uzlaşırsak, bu ülkenin cumhuriyetinin bugün demokratikleşmesi konusunda uzlaşırsak, bir pakt lazım, uzlaştırıcı bir akıl lazım. Bu antlaşmayı uzay boşluğunda veya sanal ortamda bulamazsınız. Bu antlaşmayı et ve kemiklerle kaplı bedenlerde bulursunuz. Bu nedenle toplumsal barışı inşa edecek bir anlaşmayı ancak birlikte yaratabiliriz. Bu ülkenin en değerli zenginliklerini gören, bu buluşmayı kolaylaştıran bir yerden anlaşmaya ihtiyaç var. Ve ikinci yüzyıl bu antlaşmanın başlamasını bekliyor. “Bunu başarma iradesini burada ortaya koymalıyız.”
